14 Kasım 2011 Pazartesi

NE KILIKLARA GİRDİK:)

tabiki böyle fikirler benim çılgın arkadaşım Eda'dan çıkar:) ''doğumgünüme herkes kostüm giyip gelecek,kostüm giymeyeni almıcam'' dedi:) o anda benim hala büyümeyen bir yanıma dokunmuş oldu..evet evett..bu süper fikir dedim bir anda.

zaten sürekli önünden geçtiğimiz bir kostümcü vardı ve ben zaten onu orada işaretlemişim:) hemen oraya gittik..ben minie mouse kostümü beğendim, Kıvanç ise mickey mouse giydi ama onu pek beğenmedik. meğer içinde zorro olmak hayali varmış:) süper eğlenceli bir dükkandı...masal diyarı gibi, karıncadan, hürreme, sultan süleymanda sindirellaya kadar herşey vardı. kostümlerimizi alıp eve geldik ve beklenen gün gleip çatmıştı...

doğumgününe bi gittik ki herkes süper giyinmişti. çakıl, bambam, çingene, arap,bedevi, madenci, arı maya, prenses, matrix vb. birçok kostüm vardı ve hepsi süperdi..doğumgünü kızı vampir olmuştu:)

gerçekten çok güzel bir gece yaşadık...tabiki sürprizlerlede doluydu...kıvanç sürekli kılıcı ile Z çizmeye çalışıyordu. hatta bir ara kılıcından bir parça uçtu:) gülşen ise ağzında sakız çiçek satıyordu...Eda sürekli herkesi ısırmakla meşguldü...

Eda ya kahkaha attırmadan duramıyor:)


iyiki doğmuş:)

10 Kasım 2011 Perşembe

SIK SIK BURSA YOLCULUKLARI

sabahları saat 06:00 gibi kalkıp güneşin doğuşunu izlemek çok güzel...tabi bunun için kalkmıyorum. Bursa'ya doğru uzanan yolculuğumuz başlıyor. artık haftada bir kere Bursa'da olduğumuz için bu bizim için rutin bişey oldu. Evden 07:00'de çıkıp 07:30 feribotuna biniyoruz. hemen feribotun üstüne çıkıp denizi ve güneşin eşsiz güzelliğini izlemeye başlıyorum. tabi o saatte orada olan birtek biz değiliz. Martılarda bizim gibi vapurun kalkmasını bekliyorlar. sıra sıra dizilmişler yandaki feribotun üzerinde kalkış için hazırlanıyorlar.
ne zaman feribot kalkarsa martılarda o zaman başlıyorlar yerlerini almaya...feribotla birlikte denizin üstünde süzülerek uçuyorlar.insan gerçekten hayranlıkla izliyor bu yolcuları:) eğer birde simit atan varsa süper oluyor...sırayla simit parçası almak için sıraya giriyorlar. hiç yolsu olmasada feribotta onlar mutlaka yolculuk yapıyorlar... sabahın o saatinde napcam bende onları izliyorum...daha çok uykum geliyor ve arabaya inip uyuyorum:)

aslında Bursa yolculuğumuz böyle başlıyor ve tüm gün iş görüşmeleri ile sürüyor. Bursa'nın sanayi bölgelerinde dolanıp duruyoruz. öyle bir güzel şehirki sanayisi bile çok gelişmiş. en küçük köyleirnde bile sanayi bölgesi var. aslında bu köylerin güzelliği açısından güzel değil ama bir şehrin sanayi açısından gelişmesi konusunda iyi...tabi dediğim gibi köyler yok olmaya yüz tutmuş....

JAPANESE

merhaba sevgili günlük,

bayağıdır birikti yazacaklarım sana anlatacaklarım. neyse bir yerden başlamak lazım.

şimdi sana çiçeğimizden bahsedeceğim. ofisimizde ve evimizde birçok çiçek yetiştiriyoruz ama bu çiçek kadar bir anda açmasıyla beni mutlu eden görmedim.

Latince adı Hibiscus rosa-chinensis olan bu çiçeğin adı Japon gülü. kıyı ege ve akdenizde yetişir normalde..aslında ilk geldiğinde bu çiçek bize ağaç gibi bir bitki demiştim. sevimsiz birşeydi. birkaç aydır bizimle birlikte yaşıyor ve şu yoğun dönemimizde ona sulamaktan başka bir ilgi gösteremiyorduk. hatta ofisimizde ziraat mühendisimizde olmasına rağmen bitki çok ilgisiz kaldı :( birgün geldim ve Aman Tanrım!!!!!! ne göreyim o sevimsiz bitki çok güzel kırmızı bir çiçek açmış...bir anda içime bir sevinç doldu...o kadar duygulandımki gözleirm doldu ya.:) işte birkez daha anladım çiçeklerin insanları neden bu kadar mutlu ettiğini ve birkez daha anladımki sevimsiz gözüksede içindeki güzellik birgün ortaya çıkabiliyor:)