en iyisi aslında biliyor musunuz...
yani erkek gibi düşünmek, her duruma her olaya, her soruna erkeklerin düşünce tarzı ile yaklaşmak.. eğer bu şekilde yapılırsa çok derdiniz tasanız olmuyor... hiç birşeyi dert edinmeyerek, düşünmeyerek rahatça yaşayabilirsiniz:)
kadınlar olarak biz gerçekten en ufak birşeyi bile dağlar kadar büyüterek geçelim karşımızdakini kendimize zarar veriyoruz. zaten karşındaki erkek olduğundan bir süreden sonra sizden gelen sese algı kısımlarını kapattığı için aslında kendinizle savaş veriyorsunuzdur:) buda sorunu gerçekten büyük bir sorun haline getirmekte en iyi yöntem:)
aslında bıraksak kendimizi....ohhhhhhhhh şöle...hayat boş eğlen coş felsefesini benimseyerek:)
ama nereye kadar değil mi:)
bazen düşünürüz ya neden böyle dedi, neden aramadı, niye şunu yapmıyor....artık bunlara son ..ben buldum nedenini:) çok basit...bizim düşündüğümüz kadar ince ve ayrıntı düşünemiyorlar..o kısım erkeklerde yok:) evet acı ama gerçek, bazı beklentilerimizi karşımızdakilerden göremeyince üzülüyoruz ..NEDEN diye...amaa aslında karşımızdaki ortada bir beklenti olabileceğini bile bazen göremeyebiliyor:)
ama yeni okuduğum bir kitap sayesinde bu tarz kponuları daha az takmaya başladım:)
"İşte aradığım gibi biri!" demeden önce okumanız gereken tek kitap.

Amerika'nın en ünlü stand-upçısı Steve Harvey. Dinleyicilerinden gelen binlerce "Çilek Mektup"tan sonra; ilişkiler, aşk, kadınlar ve erkekler üzerine hem eğlenceli, hem de oldukça gerçekçi önerilerle yazdığı kitabında çok önemli noktalarla kadın erkek ilişkilerini anlatıyor...ve bunu öyle güzel bir dil ile anlatmışki, kitabı okurken gülmeden olmuyor:)
ve kitaptan çıkarttığım ders...Erkeklere ayrıntı yok...Az ve öz:) ve tabiki sonuç:) arada geçenler önemli değil:)
tabiki içinize kapanmayın arkadaşlarınızla vakit geçirmek sizi rahatlatacaktır:) kitapta okuduğum çok komik bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum.
Marry işyerinde yeni aldığı ayakkabısının aynısını giyen birine rastlar ve hemen Lucy'i arar.
Marry: Lucy !!!! inanamayacaksın. !!!! geçen haftasonu Emily'e giderken alt taraftaki yeni açılan dükkandan aldığımız ayakkabı varya.
Lucy: hangisi...hani ben pembe bir etek beğendim de bir dükkana girdik sonra çıktık dondurma yedik,, dondurma yerken sen yeni açılmış bakalım dedin, sen ayakabılara bakarken kadın bana takılıp düştü ,,o zaman aldığın ayakkabıyı mı diyorsun...
Marry: evet evet,, hatta mavisi yoktu sonra gidip depodan sarısını getirdiler, sonra arttırdım ve başka mağazadan getirttim, işte o
Lucy: aaa..hatta bende mi alsam diye düşündüğüm...ee ne olmuş
Marry: evet sanada düşünmüştük ama aynı olmasın diye almadık.. işte o ayakkabıdan şu anda ofiste bir kızın ayağında gördüm...İnanamıyorum..başkasında göreceğimi bilseydim almazdım..kahroldum işe odaklanamıyorum..
Lucy: ah canımm..gerçekten çok kötü..ben olsam bunaıma girerdim..olsun tatlım gider geri, verir başka güzelini alırsın..
Marry: öyle dimi..tamam bir bakayım yahu...birde Mark'ı arayayım. öptüm.
sonrasında Marry bu faciayı birde Mark ile paylaşmak ister...
Marry: hayatımmm....ne oldu biliyor mmusun bir faciaaaaaaaaaa..!!!! inanamayacaksın. !!!! geçen haftasonu Emily'e giderken çarşının alt tarafındaki yeni açılan dükkandan Lucy ile aldığımız ayakkabı varya.
Mark: eee?
Marry: işte o ayakkabıyı bizim ofiste bir kız pembe eteğinin altına giymiş. ben ne yapacağım şimdi büyük bir felaket...
Mark: bir daha giymezsin olur biter..görüşürüz:)
................THE END....................
no comment:)